Çanakkale
19 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    31.94
  • EURO
    34.50
  • ALTIN
    2336.1
  • BIST
    8960.89
  • BTC
    65754.82$

Kemal Kılıçdaroğlu idaresinde on sene…Dönüştürülen CHP ve sonrası

Kemal Kılıçdaroğlu idaresinde on sene…Dönüştürülen CHP ve sonrası
AKP sapması, halkın oylarıyla eninde-sonunda düzeltilecektir. Önemli ve gerekli olan bunun AKP yönetimi ülkeye daha fazla zarar vermeden gerçekleştirilmesidir.
author
YAKUP KEPENEK
2020.05.22 07:17
Yukarıya Çık

AKP sapması, milletin reyleriyle eninde-sonunda düzeltilecektir. Ehemmiyetli ve zorunlu olan bunun AKP yönetimi ülkeye daha fazla hasar vermeden asıllaştırılmasıdır. CHP geçmiş birikimiyle bu düzeltmenin lideri olabilir, daha doğrusu olmalıdır

Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde on yıl…Dönüştürülen CHP ve sonrası

Kemal Kılıçdaroğlu bundan bütün on sene evvel, 22 Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanı seçildi. Geçen bu on senenin hakikatçi ve objektif bir şekilde değerlendirilmesi, yalnızca CHP için değil, ülke politikayı için de çok büyük bir ehemmiyet taşıyor.

Milli bağımsızlık ve ulusçuluk hamuru ile yoğrulan, sanayileşmeyi, laik, bilimsel eğitimi temel alan; ülkeyi çok partili demokrasiye taşıyan ve sonrasında emek en yüce bedeldir diyerek sosyal demokrasiyi benimsemeye çalışan CHP, geçen on sene süresince dönüştürüldü; sağcılığa evirildi.

Yeniden son on sene süresince iktidardaki AKP de giderek sağcılaştı; ülkenin siyasal rejimini köklü bir şekilde değiştirdi.

Yazıda, ülkenin bu noktaya nasıl geldiği ve kısaca bundan sonrası CHP dingilinde ele alınıyor**.

CHP’NİN MÜESSESESAL MUTASYONU

CHP, 1999 genel tercihlerinde Meclis dışında kaldıktan sonra 2002’de AKP iktidar olduğunda Meclis’e girebilen tek partiydi. Seçmen, AKP’nin karşısında CHP’yi konumlandırarak, politikayı, biri sağda, ötekiyi de solda görünen iki büyük parti düzlemine yerleştirmişti.Genel başkan Baykal vaziyeti CHP Grup kürsüsünden şöyle söylüyordu.”Meclis’te oluşan bu ikili yapının uzun müddet böyle devam edeceğini düşünüyorum”.

Ancak, CHP Meclis’teki tek muhalefet partisi olmasını faal bir şekilde değerlendiremedi. Bunun yerine AKP Anayasayı neredeyse olduğu gibi alınarak parti içi münazaralara girildi. Genel Başkan Baykal ,2004’te 30 milletvekili ile başlattığımız, CHP’nin parti içi demokrasi ile kuvvetlenerek İktidara Yürüyüş hareketini, galibiyet ! ile bastırdı. Bilgi için: 30 milletvekili içinde başlangıçta Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce de vardı. 2007 genel tercihlerinde iktidardaki AKP, merkez sağ partileri iğdiş ederek reylerini 12,4 puan artırdı; CHP reyleri çoğalmadığı gibi Meclis iki muhalefet partisi daha girmişti.

2007 genel tercihlerinden iktidarını iyice sağlamlaştırarak çıkan AKP, görünürde CHP’yi, temelinde Cumhuriyet’in kuruluş bedellerini gaye tahtası yaptı. AKP’nin galibiyetli olması, CHP’nin düşünce köklerinin kurutulması, can suyunun kesilmesi demekti.

Bu vaziyet karşısında CHP iki yol izleyebilirdi: ya Cumhuriyetin bedellerine, bunları kâinatsal insan hak ve serbestlikleri ile bütünleştirerek sonuna kadar sahiplenir ve AKP’ye karşı çıkar; ya da AKP’nin Siyasal İslamcı gidişini bilgi alır, kendisi de sağcılaşarak AKP’yi durdurma yolunu seçerdi.

Baykal’la başlayan ve Kılıçdaroğlu ile süratlendirilen bir uygulamayla, CHP, ikinci yolu seçti; sağcılığa yelken açtı. Genel Başkan Baykal,10 Kasım 2008’de, İstanbul Şehir Başkanı Gürsel Tekin ile beraber kara çarşaflı bir bayana merasimle CHP’nin sembolü olan altı ok rozetini taktı. Baykal’ın partililere “alışacaksınız” dediği hadise, asılda CHP’nin ideolojisinin Siyasal İslamcı çizgiye evirilmesinin de kapılarını arkasına kadar açılması anlamına geliyordu.

Hangi iç ve dış rüzgarların tesiriyle oluştuğu bugüne kadar bütün olarak sarihlik kazanmamış olan genel başkan farklılığı bu süreçte reelleşti.

Oysa Kılıçdaroğlu, bütün on sene evvel, 22 Mayıs 2010 tarihinde Genel Başkan seçildiği Kurultay’da: CHP’nin yapısının demokratikleştirilerek kuvvetlendirileceğini; aday tespit etmelerinin önseçimle yapılacağını; partinin, Cumhuriyet kuruluş bedellerini modern sol bedellerle buluşturacağını; özellikle hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü; başta düşünce ve ifade hürlüğü olmak üzere hak ve serbestlikler; emeğin bedeli; sendikal haklar; bilimsel eğitim ve bilimsel bilginin yol göstericiliği, yurtta ve dünyada sulh; hakça bir ekonomik kalkınma; doğruluk, içtenlik ve fazilet bedellerini öne çıkaracağına laf verdi.

SEÇİLDİKTEN SONRASI MI?kemal-kilicdaroglu-yonetiminde-on-yil-donusturulen-chp-ve-sonrasi-734705-1.

CHP’nin, hem kadroları, hem de ideolojisi ile sağcılaşması, Baykal’ın yerine geçen Kemal Kılıçdaroğlu ve onun bitirici eforu Gürsel Tekin ikilisinin eliyle iyice süratlendi. Süratlendirilmiş sağcılaşma neticeyi 2011 tercihlerinde CHP’nin reyleri % 25.98’de kalırken, iktidardaki AKP reylerini % 49.83’e yükseltiyordu.

Ağustos 2014’te ülkenin politik tarihinde ilk kere cumhurbaşkanı ulus tarafından seçilecekti. Aday tespit etme sürecinde CHP içinde devirici biryapısal geçimsizlik yaşandı. Kılıçdaroğlu, teşkilatlardan, belediye başkanlarından ve milletvekillerinden aldığı cumhurbaşkanlığı adayı tekliflerini bir kalemde hiçe saydı. CHP’nin tam tarihsel ve düşünsel birikimine tümüyle yabancı olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösteren Kılıçdaroğlu sonra da demokratik! bir tavırla CHP’lilere tıpış, tıpış gidip rey vereceksiniz dedi. Buradaki çok ebatlı paradokslar elbette CHP içini denetlenmedi; İhsanoğlu ise, ülke politikayı için gerçekten hayatsal olan 16 Nisan 2017 referandumda evet diyenlerin yanındaydı.

SÖYLEM FARKLILIĞI: CHP’NİN MÜESSESESAL KÜLTÜRÜNÜN YOK EDİLİŞİ

Söylem, usun yansıması ve ideolojinin göstergesidir

AKP’nin Siyasal İslamcı uygulamalarını sağcılaşarak tenkit etebileceği ve böylece iktidar olabileceği gibi bir büyük yanlış yola düşen CHP, kaçınılmaz olarak sağ söylemi sahiplenen bir noktaya çekildi. CHP, politikanın dilini ve ona bağlı olarak kültürünü, iyice AKP eşi dinsel düzleme götürdü.

Kılıçdaroğlu, misalin, ifade serbestliğini anlatmak için haksızlık karşısında susan dilsiz iblistir gibi yüzyıllar evvelinin kavramlarına sarıldı; insan hakkı yerine ısrarla kul hakkı diyor; AKP’nin kimi yaptıklarını günahtır diye tenkit etiyor. Medine demokrasisi, Veda Hutbesi, Hz. Ömer’in hakı kaynak gösterilerek, demokrasi ve hakın ehemmiyetine dikkat sürüklüyor. Naçar kalınca Adalet Allah’ın emridir diyor. Sonuçta, 2017 yazında Ankara’dan İstanbul’a yaptığı Adalet Yürüyüşü de galibiyetli bir cemiyetsel uyanışı başlatacak yerde tesirsiz kaldı; atı alan Üsküdar’ı geçti!

Kılıçdaroğlu söylemdeki ısrarını 2019 Mahallî Seçimlerinden sonra da sürdürdü: Afyonkarahisar’da topladığı belediye başkanlarına altı ok’tan değil, parti ve belediye binalarına asılmasını istediği yedi prensipten bahsetti; yedi prensibin dördüayet ve hadislerden oluşuyordu!

kemal-kilicdaroglu-yonetiminde-on-yil-donusturulen-chp-ve-sonrasi-734704-1.

MÜESSESELERİN DİNİ OLMAZ AYMAZLIĞI!

Seçim sandıklarının imamlara itimat edilmesini öneren; vaizelerle medyaya kapalı buluşma tertip eden Kılıçdaroğlu 28 Kasım 2016’da İstanbul’da takribî 300 din adamına, Kılıçdaroğlu Bizi bazı etraflar ‘dinsiz parti’ olarak göstermeye çalışıyor. …inanmayın. Müesseselerin dini olmaz” diyor Basın.

Müesseselerin dini olmaz lafı, gerçeğinde, AKP’yi ve onlarca vakıf yapılanmasını aklamaktan başka bir anlama gelmez.

Başka ispata gerek yok; AKP’nin müessese olarak kendi yaptıklarına; özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığı, Ulusal Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu üçlüsünün günlük uygulamalarına bir kere bakmak dahi müesseselerin dini olacağını ispatlamaya aşırısıyla yeter.

Sormak gerekiyor; müesseselerin dini olmaz düşüncesi özümsendiği için mi bu müesseselerin dinsel uygulamaları tenkit etilmiyor?

Kaldı ki müesseselerin dini olmaz ise CHP’ye neden sağcılar senelerdir dinsiz parti diyor? Dahası Kılıçdaroğlu neden müessese olarak CHP’yi İslam ile barışık göstermek için çabalıyor, laiklik, Atatürk, Lozan, tek parti yarıyılı gibi mevzularda bütün bir çekingenlikle, partinin geçmişte yaptıkları sebebiyle özürler dileyerek sağcılarla bütünleşiyor?

Söylemde görülen ve afallamışlık derecesine varan dağınıklık CHP’yi ideolojik olarak kimliksizleştirdi. O kadar ki CHP azalarını bir arada yakalaması gereken düşünce bağları iyice zayıfladı; CHP’ye senelerini verenler de partiye yabancılaştı.

Böyle olunca da Siyasal İslamcı kimliği giderek daha fazla aşikarlaşan AKP’nin karşısında CHP söylem istikametinden de dağınık ve dolayısıyla cılız kalıyor.

Kimlikli ile kimliksizin savaşımını kaçınılmaz olarak kimlikli olan kazanıyor.

SUÇA ORTAK OLMAK?!

CHP Genel Başkanı, iki çok ehemmiyetli mevzuda daha AKP’ye karşı durmadı!

Birincisi, Kılıçdaroğlu, CHP içinde siyaseten yükselmesini ve ülkede parlatılmasını, 2009-10’larda, AKP’nin yolsuzluk dosyalarını kamuoyuna mülk etmesine borçluydu. Genel Başkan olduktan sonra başta kamu ihale sürecinin delik-deşik edilmesini ve yolsuzluk mevzusunu aynı kararlılıkla gündemde yakalamadı. Ekonomi, emekçi kesiminin daha fazla sömürülmesiyle çalıştırıldı.Yandaş anapara ve bağımlı basın-yayın yaradılışlarına, ilkeli bir şekilde karşı çıkılmadı. 7-25 Aralık 2013 yolsuzluk hadisesine sarihlik kazandırılmadı. Dahası Kılıçdaroğlu, AKP’yi aklarcasına, CHP’lilerden, bu partinin AKP değil, AK Parti denilmesini istedi.

İkincisi, 20 Mayıs 2016’da milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması sırasında Kılıçdaroğlu, Tüzüğe ters, ama destekliyorum CNNTürk, 13 Nisan dedi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının gerçek amacının HDP ve onun Grup buluşmasında üç kere Erdoğan seni başkan yaptırmayacağız diyen eş genel başkanı S. Demirtaş olduğu görülmedi.

“İSTİKŞAFİ” SAFLIK

Sağcılaşan CHP , 5 Haziran 2015 tercihinde CHP üst yönetimi, milletin kendisine vermediği iktidara, AKP ile kuracağı ortak yönetim hükümeti eliyle erişebileceği gibi bir büyük kusurla AKP nehrinin su baskınlarına kapıldı; istikşafi görüşmelerde, iktidar tutkusuyla aylarca oyalandı.O kadar ki beş ay sonra 1Kasım 2015’te yapılan ve ülkenin siyasal geleceğini şekillendirecek yolları sonuna kadar açan genel tercihte AKP reylerini takribî yedi puan artırırken CHP’nin rey oranı yeniden yerinde sayıyordu. Kılıçdaroğlu ve CHP üst yönetimi, partililerine ve ülke kamuoyuna bu zafersizliğin hesabını vermeyi de uslarına dahi getirmedi.

DIŞ SİYASET DA: AKP’NİN İZİNDE

CHP sağa yelken açınca bunun neticeleri, öteki alanlarda olduğu gibi dış siyasette de yaşanmaya başladı; 1 Mart 2003’de, Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak Savaşı için Türkiye topraklarını kullanmasını öngören Tezkere’yi yalanlamış olan CHP, ülkenin AKP elinde Suriye üzerinden Ortadoğu bataklığına çekilmesine sulhçu bir alternatif sunarak karşı çıkmadı.

Ek olarak, CHP, Avrupa Birliği düşmanı bir mutasyon geçirerek Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştıran AKP’nin dış siyasetine de karşı çıkamadı. Oysa, AKP’nin ülkeyi asılda uzaklaştırdığı, esas hak ve serbestlikler, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü gibi kıymetlerdi.

AKP izindeki CHP, elbette, küresel büyümeleri de doğru değerlendiremedi!

CHP, BAKIM VE ONARIMA LİDERLİK EDEBİLİR.

Salgının da tesiriyle fantastik bir yarıyıl geçirmekte olan Türkiye’nin aktüel meseleyi demokrasi ve ekonominin beraber onarılmasıdır. CHP, böyle bir onarım ve geçiş sürecine liderlik edebilir.

Seçmenin reylerinin yarıdan azıcık aşırısını alan AKP, her imkânı kullanarak muhalefeti yok etmeye çalışıyor. Bu gidiş, yalnız ve ancak başta tüm muhalefet partileri olmak üzere tüm demokrasi eforlarının demokrasi+ekonomi programında toplanmasıyla dizginlenebilir. Demokrasi programı, çok değil, kanunuma, yürütme ve yargı erklerinin teftiş ve denge süreçlerini kapsayan parlamenter sistem; bağımsız ve tarafsız yargı; düşünce ve ifade hürlüğü; sendikal haklar, bilimsel eğitim ve sulh öğeleri üzerine yerleştirilebilir. Program, AKP iktidarında haksızlığa uğrayan on binlerin haklarını hukuka uygun olarak geri vermelidir. Ekonomi programı, öncelikle kaynakların imale yönelmesini, işsizliğe çözümü; sarih, içten ve güven veren bir ekonomi idaresini temel alan bir esasa sabrettirilebilir. Oluşturulacak demokrasi-ekonomi programı Cumhuriyet 2023 ya da başka bir isimle cemiyete sunulmalıdır.

Unutulmaması gereken iki nokta var: AKP’nin 2023 Gayelerinde, natürel olarak bu bedellerden laf edilmiyor.

SONRASINDA CHP KENDİSİ OLMALI; GEÇMİŞTEN GELECEĞE BAKMALI!

Senelerce doğum yapamayan ana muhalefetin on senelik Kılıçdaroğlu idaresinde ehemmiyetli bir galibiyeti var; 2019 mahallî tercihleri. Cemiyetin serbestlikçi kesimlerinin takviyesiyle reelleşen mahallî tercih galibiyeti, şayet doğru idarenirse, CHP’nin yine derlenmesini sağlayabilir; çok daha da ehemmiyetlisi, az evvel vurgulandığı gibi, ülke politikasının yine demokrasi çizgisine yönelmesinin yolunu açabilir.

Parti içi demokrasiyi Türkiye’ye misal olacak bir kararlılıkla hayata geçirecek bir CHP, Cumhuriyetin kuruluş bedellerini günümüzün kâinatsal insan haklarıyla bütünleştirerek ve imal odaklı bir ekonomi programıylaaktüelleştirerek kuvvetlenebilir.

İnsanlığın büyüme yönü insanın usuyla ve vücuduyla serbestleşmesi istikametindedir. Gerçek sırtlayıcısı CHP olan Cumhuriyet o ana yönün tutulması ve daha ileriye taşınması mücadelesidir.

AKP ise ana güzergahtan sapmadır. AKP sapması, milletin reyleriyle eninde-sonunda düzeltilecektir. Ehemmiyetli ve zorunlu olan bu düzeltmenin, AKP yönetimi ülkeye daha fazla hasar vermeden asıllaştırılmasıdır. CHP geçmiş birikimiyle bu düzeltmenin lideri olabilir; daha doğrusu, olmalıdır.

*Yakup Kepenek, Prof. Dr. ODTÜ E;

Eylemli bir taraftar olarak 1960’larda üniversite senelerinde Türkiye Emekçi Partisi –TİP’te başladığı politikayı 1973 sonrasında CHP’de sürdürdü. 1984’de SHP abonesi oldu, PM abonesi, Genel Sekreter Takviyecisi olarak vazife yaptı; 1986’da tüm şehir teşkilatlarının mahallî meselelerle alakalı çalışmalarını “Anadolu Konuşuyor”; 1999’da CHP’de eş bir çalışmayı “Milletle Beraber Çözüm” adına idaredi; PM ve Merkez Yönetim Kurulu azalığı yaptı; 2002’de Ankara Milletvekili oldu; 2007’de aday olmadı.2010’da Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesine takviyeci oldu.

**Ayrıntı için. Cumhuriyet Modernleşmesinden Günümüze Türkiye’nin Metamorfozu, İzmir: Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, 2019.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!