© İlk Duy 2024

'Sazlı Cazlı Sözlük'

70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha” adlı kitabında, 70’lerin müziğine toplumsal değişimin ve siyasetin aynasından bakıyor Derya Bengi. Devamında ise “A’den Z’ye, Abba’dan Zülfü’ye” uzanarak koca on yılın birikimini anılarla

Derya Bengi’nin 50’li yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Şimdiki Zaman beledir” ve 60’lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük adlı kitapları epey ilgi çekmişti. Giderek bir piyasa hâlini alan “nostalji dünyası”nın neredeyse ilk ve özgün bir fikirle derlenip toplanmış, kapsayıcı bir hâliydi çünkü Bengi’nin kitabı.

Bir yandan dönemin toplumsal meseleleri akıp giderken sayfalar arasında diğer yandan bu toplumsal olayların üstünde dönen bir dünyanın şarkılı türkülü resmini çiziyordu Bengi. 1950’ler, 1960’lar Türkiyesi’nin toplumsal ritmi üzerine müziğin o kendine has dünyasının ritmini yediriyordu. Bir anlamda 1950’ler ve 1960’lar Türkiyesi’ni müzikle okuyordu.

Siyasal ve kültürel boyutlarıyla, bu rengârenk dönemin perde önünden ve perde arkasından anılar da çıkıyordu elbette gün yüzüne ve bu anılar gazete sayfaları arasından kendini gösteriyordu okura. Belki kimsenin bir daha dönüp yüzüne bakmayacağı tozlanmış gazete ve dergi sayfaları, bugünün okuru için de anlam kazanıyordu böylelikle.

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İSTEYEN GENÇLERİN TEMPOSU

O günlerin bakışına, mizacına, lisanına, sesine sadık kalmaya çalışıyordu ayrıca yazar. Dahası; dünyayı değiştirmek isteyen gençlerin, yeni bir tempo tutmaya başlamış hayatın heyecanına ortak olmaya çalışıyordu.

Tam da bu nedenle Bengi’nin ortaya çıkardığı kitaplar, müzikle yazılmış bir toplumsal tarih çalışmasıydı. Bu toplumsal tarihin akışı ise gündelik hayatın tarihiyle veriliyordu.

Kitaplara verilen sözlük formu ise meseleleri derli toplu bir hâle getirmenin ötesinde; kitabın, o günleri açıklayabilmede önemli bir rehber olacağı ironisini daha en baştan hissettiriyordu.

Yazının hemen başında da bahsedildiği gibi içerik ve bu içeriği ele alış şekli böylesine özgün olunca kitaplar da okurun radarına hemen takıldı…

İki askerî darbenin arasına sıkışmış ve bir tanesine giden yolun tozunu atmış, toplumsal anlamda bu çok değerli zamanı okuma girişiminden sonra bu bir adım ötesinin resmiyle geliyor okur karşısına Bengi: 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha”.

Derya Bengi bu kitabında da ilk ikisinde izlediği haritanın izinden gidiyor. Kitabın ‘Sunuş’ yazısında Bengi, “Bu sazlı cazlı sözlük, 70’lerin müziğine toplumsal değişimin ve siyasetin aynasından bakıyor” diyerek, çalışma boyunca ne yapmaya uğraşacağını açıklıkla dile getiriyor.

Devamında ise kitabın, “A’den Z’ye, Abba’dan Zülfü’ye” uzanarak koca on yılın birikimini anılarla, öykülerle, plaklarla dile getirdiğini söylüyor.

UMUDUN ON YILI!

Derya Bengi, 1950’lerin ve 1960’ların sazlı cazlı söküğünü yaparken, dönemleri özetleyecek şarkılar olarak “Şimdiki zaman beledir” ve “Dünya durmadan dönüyor”u seçmişti; kitapların alt başlığı, şarkıların sözlerinden alınmıştı. Belirlediği on yılların hızlı değişimini anlatabilmek için iki şarkı da dönemlerinin özeti gibiydi âdeta.

1970’leri ise “umut”un on yılı olarak anlatıyor Bengi. 68 Kuşağı’nın taşıdığı “yarın” beklentisi ve “güzel günler” temennisi, 1970’lerin adını “umut” koymamızda bize yardım ediyor.

Yine Derya Bengi’nin ‘Sunuş’ yazısından devam edersek…

Yılmaz Güney’in sinemada “Umut” dediğini söylüyor Bengi. Pınar Kür’ün “Yarın… Yarın…” romanı devrin, güzel günler temennisini yarınlarda aradığının edebiyat cephesinden bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor âdeta.

Meselenin müzik cephesine gelindiğindeyse Orhan Gencebay sahne alıyor bu kez; “Biz görmesek de görecekler var o mutlu yarınları” derken Gencebay, bir kitlenin, büyük bir kitlenin hislerine tercüman oluyordu.

Aynı şekilde Ali Rıza Binboğa ise bugün bile herkesin yüzünde tebessüm uyandıran şarkısında “Yarınlar benim, yarınlar senin, yarınlar onun, yarınlar bizim” diyordu. Devamını herkes biliyor: “Yarınlarda, yarınlarda mutlu günler var…”

UZAKLAŞAN HÜRRİYET!

Dönemin “yarınlar umudu”nu şöyle okuyor yazar: “60’lı yıllarda toplum ‘hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında’ olduğu inancıyla bugüne sarılıyor, ’70’li yıllarda

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER